11735 Kayıt Bulundu.
Giriş
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ve Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdülcebbâr el-Utâridî, ona Ebû Muâviye, ona el-A’meş, ona Mücahid, ona Tavus, ona da İbn Abbas rivayet etmiştir:
“Hz. Peygamber (sav) iki mezarın yanından geçiyordu, ‘Onlar azap görüyorlar, ancak büyük bir günahtan dolayı azap edilmiyorlar; biri insanlar arasında laf taşıyordu, diğeri de küçük abdest bozarken örtünmüyordu’ dedi. Sonra taze bir dal parçası aldı, onu ikiye kırdı, sonra da onları mezarların her birine dikti. İnsanlar,
“- Ey Allah’ın Rasûlü, neden böyle yaptın?” diye sordular.
“- Bunlar kurumadıkları sürece umulur ki onların azapları hafifletilir” dedi.”
Bunu Buhârî Sahîh’inde Muhammed b. el-Müsennâ vasıtasıyla Ebû Muâviye’den tahric etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub, ona Muhammed b. Abdüsselâm, ona Yahya b. Yahya, ona el-Leys b. Sa’d rivayet etmiştir. (T) Yine bize Ebû Salih b. Ebî Tahir, ona dedesi Yahya b. Mansur, ona Ahmed b. Seleme, ona Kuteybe b. Saîd, ona el-Leys, ona Saîd b. Ebî Saîd, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle söylediğini rivayet etmiştir:
“Ey Müslüman kadınlar! Komşu kadın kendisine bir koyun paçası ikram etse dahi sakın onu hor görmeyin!”
Bunu Müslim Sahîh’te Yahya b. Yahya ve Kuteybe’den rivayet etmiştir. Buharî de Abdullah b. Yusuf vasıtasıyla el-Leys’den rivayet etmiştir.
Bize Ebû’l-Hasan b. Abdân, ona Ahmed b. Ubeyd, ona İbn Milhân, ona Yahya b. Bükeyr, ona el-Leys rivayet etti. (T) Yine bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona Ebû’l-Fadl b. İbrahim, ona Ahmed b. Seleme, ona Kuteybe b. Saîd, ona el-Leys, ona Saîd b. Ebî Saîd, ona babası, ona da Ebû Hureyre (ra), Rasûlllah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Ey Müslüman kadınlar! Bir koyun paçası dahi olsa komşu kadının ikramını hor görmeyin!"
Bunu Müslim es-Sahîh’de Kuteybe’den, el-Buhârî de Abdullah b. Yusuf vasıtasıyla el-Leys’den rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Zekeriya b. Ebî İshak ve diğerleri, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona er-Rabî’ b. Süleyman, ona eş-Şâfiî, ona da Malik rivâyet etti. (T) Yine bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona İbn İshak, ona Muhammed b. Galib, ona Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona el-A’rac, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir komşu kendi bahçesinin kenarına, komşusunun odun koymasına mani olmasın!”
Sonra Ebû Hureyre şöyle diyordu: “Görüyorum ki bundan hoşnut olmadınız! Vallahi onu omuzlarınıza atarım.”
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Abdullah b. Mesleme’den, Müslim de Yahya b. Yahya vasıtasıyla Malik’den rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Zekeriya b. Ebî İshak ve diğerleri, onlara Ebû’l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona er-Rabî’ b. Süleyman, ona eş-Şâfiî, ona da Malik rivâyet etti. (T) Yine bize Ebû Abdullah el-Hafız, ona İbn İshak, ona Muhammed b. Galib, ona Abdullah b. Mesleme, ona Malik, ona İbn Şihâb, ona el-A’rac, ona da Ebû Hureyre (ra) Rasûlullah’ın (sav) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
"Bir komşu kendi bahçesinin kenarına, komşusunun odun koymasına mani olmasın!"
Sonra Ebû Hureyre şöyle diyordu: 'Görüyorum ki bundan hoşnut olmadınız! Vallahi onu omuzlarınıza atarım.'
Bunu el-Buhârî es-Sahîh’de Abdullah b. Mesleme’den, Müslim de Yahya b. Yahya vasıtasıyla Malik’den rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hâfız, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Yakub el-Hâfız, ona Yahya b. Muhammed b. Yahya, ona Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî rivâyet etti. (T Yine bize Ebû Muhammed Abdullah b. Yusuf, ona Ebû Abdullah Muhammed b. Abdullah es-Saffâr, ona Ahmed b. Muhammed el-Bertî, ona Muhammed b. el-Minhâl, bu ikisine de Yezîd b. Zuray', ona Ömer b. Muhammed, ona babası, ona da İbn Ömer (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu rivâyet etti:
"Cibril bana komşuyu o kadar ısrarla tavsiye etti ki, ben komşuyu komşuya mirasçı kılacak sandım."
(Burada ravi, Hz. Peygamber'in "sandım" anlamına gelen "zanentu" fiilini yahut aynı manaya gelen "hasibtu" fiilini kullandığını söylemektedir.)
el-Kavârîrî'nin rivâyeti ile İbnu'l-Minhâl'in, Ömer b. Muhammed b. Zeyd b. Abdullah b. Ömer'den yaptığı rivayette "yahut hasibtu" lafzı bulunmamaktadır. Hadîsi Müslim Sahîh'inde Ubeydullah b. Ömer el-Kavârîrî'den rivâyet etmektedir. Buhârî de Muhammed b. el-Minhâl'dan rivâyet etmiştir.
Bize İmran b. Meysere, ona İbn Fudayl, ona Husayn, ona da Âmir şöyle demiştir:
İmran b. Husayn’ın (r.anhumâ) “Rukye tedavisi, ancak göz değmesinden ve zehirli (hayvan sokmasın)dan olur” dedi. Ben de bunu Saîd b. Cübeyr’e söyleyince, o şöyle dedi: İbn Abbas bize rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bana ümmetler gösterildi, bir nebi ve iki nebi beraberlerinde bir topluluk ile birlikte, bir diğer nebi beraberinde hiç kimse olmadığı halde geçiyordu, sonunda bana büyük bir kalabalık gösterildi. Ben, “bu ümmetim mi?” dedim. “Bu, Musa ve kavmidir” diye cevap verildi. Ardından “Şu ufka bak” denildi. Ufku dolduran bir karartı gördüm. Sonra semanın ufuklarında “şuraya da bak, şuraya da bak” denildi. Ufku dolduran kalabalık bir karartı gördüm. “İşte, senin ümmetin budur. Bunlardan yetmiş bin kişi hesaba çekilmeden cennete gireceklerdir” denildi.” Sonra (Allah Rasulü) onlara bir açıklama yapmadan içeri girdi. Orada bulunanlar söze daldılar ve “biz Allah’a iman eden, Rasulü’ne uyan kimseleriz, onlar bizler olmalıyız ya da İslam geldikten sonra doğan çocuklarımızdır. Çünkü biz cahiliye döneminde dünyaya gelmiştik” dediler. Bu söyledikleri Nebi’ye (sav) ulaşınca, dışarı çıktı ve şöyle buyurdu: “Onlar Rukye ile tedavi olmayanlar, bir şeylerin uğursuzluğuna kapılmayanlar, yaralarını dağlamayanlar ve Rablerine tevekkül edenlerdir” buyurdu. Bu sefer Ukkâşe b. Mihsan, “ben onlardan birisi miyim? Ey Allah’ın Rasulü” dedi. Hz. Peygamber (sav) “Evet” buyurdu. Bir başkası daha kalkarak “Ben onlardan mıyım”, diye sordu. Allah Rasulü: “Bu hususta Ukkâşe senden öne geçti” buyurdu."
Açıklama: Kültürümüzde Hadisler projesini ilgilendiren kısım: لاَ رُقْيَةَ إِلاَّ مِنْ عَيْنٍ أَوْ حُمَةٍ
Bize Adem, ona İbn Ebu Zi'b, ona Zührî, ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, ona İbn Abbas, ona da Ebu Talha (r. anhum) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İçinde köpek ve tasvirler bulunan bir eve melekler girmez"
(Aynı hadisi) Bize Leys ibn Sa'd, ona Yûnus, ona İbn Şihâb, ona Ubeydullah, ona İbn Abbas, ona da Ebu Talha Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bana Amr b. Ali, ona Muhammed b. Cafer, ona Şu'be, ona Muğîre, ona Ebu Vâil, ona da Abdullah'ın (ra) rivayet ettiğine göre Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"İçinizde (Kevser) havuzuna ilk varacak (ve sizi orada karşılayacak) olan benim. Şüphesiz orada sizden bazı adamlar benim katıma yükseltilecek, sonra da önümden sürüklenip uzaklaştırılacaklar. Ben o esnada 'Rabbim onlar benim ashabım' derim. Bana 'Sen onların, Senden sonra ne bidatler çıkardıklarını bilmiyorsun' denilir."
Bu hadisin Ebu Vâil'den rivayetinde Asım, A'meş'e mutâbaat etmiştir. Husayn der ki: Ebu Vâil bu hadisi, Huzeyfe'den, o da Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Bize Ebû Abdullah el-Hafız ile Ebû Saîd b. Ebî Amr, onlara Ebû'l-Abbas Muhammed b. Yakub, ona Ahmed b. Abdülcebbâr, ona ona Ebû Muâviye, ona el-A'meş, ona Ebû Salih, ona da Ebû Hureyre Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu haber verdi:
“İnsanın cemâatle kıldığı namazın sevâbı, evinde ve dükkânında tek başına kıldığı namazın sevâbından 25 kat daha fazladır. Çünkü insan, abdestini güzelce alır, sonra sadece namaz gâyesiyle evinden çıkıp câmiye giderse, camiye girinceye kadar attığı her adımdan dolayı bir derecesi yükseltilir ve bir günahı silinir. Camiye girince de, namazı beklediği müddetçe namazda sayılır. Namazgâhta bulunduğu müddetçe de, kimseye eziyet vermediği ve abdesti bozulmadığı müddetçe melekler; ‘Allah’ım, ona merhamet eyle! Allah’ım, onu bağışla!’ diye duâ ederler."
Bu hadîsi Buhârî ve Müslim, Müsedded'den rivâyet ettiler. Ayrıca Müslim rivâyetin tamamını Ebû Bekir b. Ebî Şeybe vasıtasıyla Ebû Muâviye'den de rivâyuet etti.