11724 Kayıt Bulundu.
Bize Ahmed b. Hâlid, ona Muhammed b. İshak ona Yezid b. Ebû Habib ona Mersed ona da Ebû Basra El-Gıfarî'nin rivayet ettiğine göre Nebi (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ben yarın Yahudilere gideceğim. Onlara önce siz selam vermeyin. Onlar size selam verdiklerinde: 'Ve aleyküm (Sizin üzerinize olsun)' deyin."
Bize İbn Selam ona Yahya b. Vadıh ona da İbn ishak bu rivayetin benzerini rivayet etti. Rivayetin metnine 'Nebi'den (sav) işittim' ifadesini ilave etti.
Açıklama: (...) Hadîs-i Şerîf başka bir tarikle aynen rivayet edilmiştir; değişik olarak: «Peygamber'den (sav) işittim» sözünü ravi İlâve etmiştir. Daha önceki haber münasebetiyle anlatıldığı gibi, gayri müslİmlerle karşılaşma halinde onlara önce Müslümanlar selâm vermezler. Kendileri selâm verdiği takdirde de «Ve Aleyküm» demekle yetinilir. Çünkü Müslüman olmayanlar çok defa ölüm mânâsına gelen ve telâffuzu pek fark edilemeyen «Essamü Aleyküm = Ölum üzerinize olsun» sözünü müminlere karşı kullanıyorlar idi. Buna da «Sizin üzerinize olsun» şeklinde kısa olarak «Ve Aley küm» demek en uygun bir cevaptır.
Bize Yahyâ b. Süleymân, ona İbn Vehb, ona Amr rivayet etti. Bekir b. Mudar’a Amr b. el-Hâris, ona Bükeyr, ona da İbn Abbas'ın Mevlası Küreyb'in naklettiğine göre İbn Abbâs, Abdurrahmân b. Ezher ve Misver b. Mahrece (Küreyb’i) Âişe’ye (r.anha) gönderip şöyle dediler:
“Hepimizden ona selam söyle ve kendisine ikindi namazından sonraki iki rekatlık namazı(n hükmünü) sor. Bize senin bu namazı kıldığın söylendi, oysa bize Peygamber’in (sav) bunu yasakladığı haberi ulaşmıştı, diye söyle.
İbn Abbâs (r.anhuma) şöyle dedi: Ben Ömer ile birlikte bu iki rekât namaz(ı kıldıkların)dan dolayı insanları dövüyordum.
Küreyb (devamla) şöyle dedi: Ben Âişe’nin (r.anha) huzuruna girdim ve söylemem için beni gönderdikleri şeyi ona söyledim. O:
Sen (bu meseleyi) Ümmü Seleme’ye sor, dedi. Ben de durumu beni gönderenlere haber verdim. Bunun üzerine onlar beni Âişe’ye gönderdikleri gibi (bu defa da) Ümmü Seleme’ye gönderdiler. Ümmü Seleme (r.anha) de:
Ben Peygamber’den (sav) bu iki rekâtı yasakladığını işitmiştim. (Bir defasında) O, ikindi namazını kılmış ve benim odama girmişti. O sırada yanımda ensardan, Benî Haram kabilesinden bir grup kadın bulunuyordu. Rasûlullah o iki rekâtlık namazı kıldı. Bunun üzerine ben kendisine hizmetçi kızı gönderdim ve ona şöyle tenbih ettim:
Onun yanında dur ve Ümmü Seleme size “Ey Allah’ın Rasûlu, ben sizin bu iki rekâtlık namazı yasakladığınızı işitmemiş miydim? Oysa sizi onu kılarken görüyorum” diyor, de. O eliyle işaret ederse, huzurdan çekil.
Hizmetçi kız dediğimi yaptı. Allah Rasûlu eliyle işaret edince, o huzurdan çekildi. Namazını bitirince Rasûlullah şöyle buyurdu:
Ey Ebu Ümeyye’nin kızı, bana ikindi namazından sonra kıldığım iki rekâtı sordun. Abdülkays kabilesinden birileri müslüman olmak için gelmişlerdi. Onlar beni alıkoydukları için öğlen namazın(ın farzın)dan sonraki iki rekatı kılamamıştım. İşte bu kıldıklarım (öğlen namazından sonra kılamadığım) o iki rekattır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Müellif ile Bekir b. Mudar El-Kuraşi arasında inkita vardır.
Açıklama: (1)Namazla meşgulüm. Seninle ilgilenemem. Bu meşguliyet beni her şeyden alıkoyar. Bir işle meşgul kişi bir başka şeyle meşgul edilmez. Başka bir işle meşgul olmak için ne vaktim ne fırsatım var. Çünkü Allah ile beraberim.
Bize İbn Nümeyr, ona İbn Fudayl, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah b. Mesud (ra) şöyle rivayet etmiştir:
"Biz Hz. Peygamber namaz kılarken ona selam verirdik, o da selamımızı alırdı. Necâşî'nin yanından döndüğümüzde ona selam verdik ama selamımızı almadı. "Namazda büyük bir meşguliyet vardır" diye açıklama yaptı.
Bize İbn Nümeyr, ona İshak b. Mansur, ona Hüreym b. Süfyan, ona A'meş, ona İbrahim, ona Alkame, ona da Abdullah b. Mesud (ra) Hz. Peygamber'den benzer bir hadisi nakletmiştir.
Açıklama: 'Necaşi'nin yanından döndüğümüzde' ifadesiyle Habeşistan dönüş kastedilir. Abdullah b. Mes'ûd, Habeşistan'a ilk giden kafile içinde sayılmaktadır. Mekke'de, müslümanlara yönelik boykot kalkınca bu haber, Habeşistan'a Kureyş'in müslüman olduğu şekilde yansımış ve İbn Mes'ud'un bulunduğu bir topluluk tekrar Mekke'ye dönmüştü. İbn Mes'ud'un Habeşistan'a hicreti, 615, geri dönüşü ise 620 yılında gerçekleşmiştir. Dolayısıyla ilgili hadisin bu tarihten sonra olduğu anlaşılmaktadır. Bilgi için bk. Diyanet İslam Ansiklopedisi, XVII, 459
Bize Abdullah b. Muhammed, ona Abdürrezzak, ona Mamer, ona Zührî; (T) Leys dedi ki: Bana Ukayl, ona Muhammed, ona Urve ona da Hz. Aişe şöyle rivayet etmiştir:
"Rasulullah'a ilk vahiy sadık rüya ile gelmiştir. Sonra ona melek geldi ve "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Ki O, kalemle öğretendir. İnsana bilmediğini öğretti" âyetlerini vahyetti.
Açıklama: Konu ile ilgili diğer rivayetlerde anlatıldığına göre Hz. Peygamber rüyada bir takım şeyler görürdü ve bunlar akabinde bire bir gerçekleşirdi (Buhârî, Bed’u’l-Vahy, 3). Bu tür rüyalar hadis metninde sadık rüya olarak tarif edilmiştir.
Bize Muhammed b. Mahbub, Mualla ve Ârim onlara Ebu Avâne, ona da Katade, Hasan'ın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Fâsık kişiyle aranda saygınlık yoktur."
Bize Muhammed b. Râfi, ona Süreyc, ona Fuleyh; (T) Bana Muhammed b. Hasan b. İbrahim, ona Babası, (Hasan b. İbrahim), ona Fuleyh b. Süleyman, ona Nâfi, ona da İbn Ömer (r.anhuma) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) umre yapmak niyetiyle yola çıktı ancak Kureyş kâfirleri Rasulullah ile Kâbe arasına engel oldular. Bunun üzerine Rasulullah da Hudeybiye'de kurbanını kesip başını tıraş etti ve müşriklerle, gelecek sene, Mekke'de kılıç dışında silah taşımadan, Mekkeliler'in arzu ettikleri müddet kadar (yânî üç gün) kalarak umre yapmak şartları üzerine barış anlaşması yaptı. Hz. Peygamber barış anlaşmasında kararlaştırdığı gibi, Mekke'ye girip üç gün ikamet etti. Mekke'de üç gün ikametini tamamlayınca, Mekkeliler Rasulullah'ın Mekke'den çıkmasını söylediler. O da Mekke'den çıktı.
Bize Hüseyin b. Velîd en-Nîsâbûrî, ona Abdurrahman, ona Abbas b. Sehl, ona da babası (Sehl b. Sa'd) ve Ebu Üseyd şöyle rivayet etmişlerdir:
Hz. Peygamber (sav) Şerâhîl kızı Ümeyme ile evlendi. Yanına girdiğinde ona elini uzattı ancak Ümeyme sanki bundan hoşlanmadı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) Ebu Üseyd'e, Ümeyme'yi hazırlamasını ve beyaz keten kumaştan iki elbise vererek ailesinin yanına geri götürmesini emir buyurdu.
Bize Abdullah b. Muhammed, ona İbrahim b. Ebu Vezîr, ona Abdurrahman, ona Hamza, ona babası (Ebu Üseyd Malik b. Rabîa) ve Abbas b. Sehl b. Sa'd, onlara da babası (Sehl b. Sa'd) aynı hadisi rivayet etmiştir.