Giriş

Bize Ebu Yemân, ona Şuayb, ona Zührî, ona Said b. Müseyyeb ve Atâ b. Yezid el-Leysî'nin naklettiğine göre Ebu Hüreyre onlara şunu söylemiştir:
(Bir gün) insanlar, Ey Allah'ın Rasulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz? diye sordular. Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"On dördünde önünde bulut yokken ayı görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Onlar 'Hayır, Ey Allah'ın Rasulü' dediler. O; "Önünde bulut yokken güneşi görmekte bir tereddüdünüz var mı?" buyurdu. Ashab, 'Hayır' deyince şöyle buyurdu: "Sizler Allah'ı (cc) da böyle göreceksiniz. Kıyamet gününde insanlar haşr edilecek ve herhangi bir şeye ibadet eden kim varsa (onu) izlesin, arkasından gitsin, denilecek. Kimileri güneşin arkasından gidecek, kimileri ayın arkasından, kimileri tâğûtların (Allahtan başka batıl ilahların) arkasından gidecek. Aralarında münafıkları da bulunduğu halde bu ümmet kalacak. Allah onlara tecelli ederek 'Ben Rabbinizim' diyecek. Onlar, 'Rabbimiz bize gelinceye kadar biz burada kalacağız. Rabbimiz gelince biz onu tanırız' diyecekler. Bu sefer Allah onlara tecelli ederek tekrar 'Ben Rabbinizim' buyuracak. Onlar da, 'Sen Rabbimizsin' diyecekler. Bunun üzerine onları çağıracak, sonra da cehennemin iki tarafı arasına Sırat (köprüsü) kurulacak. Ümmeti ile beraber rasuller arasından ilk geçecek kişi ben olacağım. O gün rasuller dışında hiç kimse konuşamayacaktır. Rasullerin de o gün söyleyecekleri söz; 'Allah'ım esenliğe kavuştur, Allah'ım esenliğe kavuştur' demek olacaktır. Cehennemde sa'dân dikeni gibi kancalar vardır. Siz sa'dân dikenini hiç gördünüz mü?" buyurdu. Ashab, 'Evet' dediler. Şöyle devam etti: "O kancalar sa'dân dikeni gibidir fakat bunların ne kadar büyük olduklarını Allah'tan başkası bilemez. Bu dikenler insanları amellerine göre yakalar. Kimisi ameli sebebi ile helak olur, kimisi parça parça edilir, sonra kurtulur. Nihayet Allah, cehennem halkından dilediği kimselere rahmet etmeyi murat edeceği zaman meleklere, (dünyada iken) Allah'a ibadet eden kimseleri çıkarmalarını emredecektir. Melekler o kimseleri çıkartacaklar, onları (vücutlarındaki) secde izleriyle tanıyacaklardır. -Allah, cehennem ateşine secde izi olan yerleri yakmayı haram kılmıştır.- Böylelikle onlar cehennemden çıkacaklar. Ateş Âdemoğlunu secde izleri dışında yakar. Bunlar cehennem ateşinden yanmaktan kararmış halleri ile çıkartılacaklar. Üzerlerine mâu'l-hayat: hayat suyu dökülecek, bir tohumun selin getirdikleri arasında bitip yeşermesi gibi yeşerecekler. Sonra Allah kullar arasında hükmünü verip bitirecek, geriye cennet ile cehennem arasında bir kişi kalacak. Bu kişi cehennemlikler arasından cennete en son girecek kişi olacak. Yüzü ateşe doğru dönük olduğu halde 'Rabbim, yüzümü ateşten başka tarafa cevir çünkü onun kokusu beni zehirledi, alevi beni yaktı' diyecek. (Yüce Allah ona); Bu istediğin sana verilecek olursa acaba daha başka bir şey istemeyecek misin? buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için hayır' diyecek, sonra da Allah'a dilediği yeminleri edecek, sözler verecek, Allah da yüzünü ateşten başka tarafa çevirecek. Yüzünü cennete dönüp bakınca cennetin göz alıcılığını görecek ve Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak, sonra 'Rabbim! Beni hiç olmazsa cennetin kapısına yakın bir yere koy' diyecek. Allah (cc) 'Sen daha önceki dileğinden başka bir dilekte bulunmayacağına dair yeminler etmemiş, sözler vermemiş miydin?' buyuracak. O, 'Rabbim! Bari yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım' diyecek. Yüce Allah, 'Peki, ben sana bu istediklerini verecek olursam, daha başka bir şey istemeyecek misin' buyuracak. Adam, 'izzetin hakkı için bundan başka bir dileğim olmayacak' diyecek, arkasından da Rabbine dilediği ahitleri verecek, yeminleri edecek, Yüce Allah, onu cennetin kapısına doğru yaklaştıracak. Kapısına varacağı zaman cennetteki güzellikleri, oradaki parlaklığı ve sevinci görecek. Allah'ın dilediği kadar bir süre susup kalacak. Sonra, 'Rabbim, bari beni cennete sok' diyecek. Allah, 'Ey Âdemoğlu! Sen ne kadar da verdiğin sözde durmayan birisin. Sen, sana bu verilenlerin dışında bir şey istemeyeceğine dair sözler vermemiş, yeminler etmemiş miydin?' buyuracak. Adam, 'Rabb'im, hiç olmazsa beni yarattıklarının en bedbahtı yapma' diyecek. Aziz ve celil Allah bundan dolayı gülecek sonra cennete girmesine izin verip 'haydi iste' buyuracak. O da isteklerde bulunacak, nihayet istekleri bitince Aziz ve Celil Allah 'sen şunları şunları da iste' buyuracak ve Rabbi ona istediği şeyleri hatırlatacak. Nihayet istekleri bitince Yüce Allah ona, 'Bu dilediklerinle birlikte bir misli daha sana verilecek' buyuracak."
Ebu Said el-Hudrî, Ebu Hureyre'ye (ra) dedi ki: Rasulullah (sav), "Allah, sana bu istediklerini ve onlarla birlikte on mislini daha verecek" buyurdu. Ebu Hüreyre, 'ben Rasulullah'tan (sav) onun ancak, "Sana bu istediklerin ve onlarla beraber bir misli daha verilecektir" sözünden başkasını ezberlemedim' deyince, Ebu Said, 'ben Hz. Peygamber'i (sav) "Bu sana on misli ile birlikte verilecektir" buyururken dinledim, dedi.


    Öneri Formu
5123 B000806 Buhari, Ezan, 129

(Bize Ebu Yeman, ona Şuayb b. Ebu Hamza, ona İbn Şihab, ona Ebu Bekir b. Abdurrahman ve ez-Zührî) onlara da Ebu Hureyre (ra) şöyle rivayet etmiştir:

Rasulullah (sav) başını rükûdan kaldırırken "Semiallâhu limen hamidehu (Allah kendisine hamd edeni işitti), Rabbena ve lekel-hamd (Rabb'imin hamd sanadır)" der ve isimlerini söyleyerek bir takım kimseler için şöyle dua ederdi: "Allah'ım, Velid b. Velid'i, Seleme b. Hişam'ı, Ayyâş b. Ebu Rabîa'yı ve zayıf görülen diğer müminleri kurtar. Allah'ım, Mudar'ı daha şiddetli ez, içinde bulundukları bu yılları Yusuf Peygamber'in o şiddetli yıllarına benzet."

Ebu Hureyre der ki: O sıralarda Mudar'ın doğu bölgeleri, henüz daha Rasulullah'a (sav) muhaliftiler.


    Öneri Formu
5118 B000804 Buhari, Ezan, 128

Bize Ali b. Abdullah, ona Süfyan, ona Zührî, ona da Enes b. Malik şöyle demiştir:
Rasulullah (sav) bir defasında attan düştü -Sufyan 'min feresin' yeri­ne belki de 'an feresin' demişti- sağ tarafında ezikler oluştu. Biz de hasta ziyareti yapmak üzere yanına girdik. Derken namaz vakti geldi. Peygamber (sav) bize oturarak namaz kıldırdı, biz de oturduk. -Sufyan bir defasında: Biz de oturarak namaz kıldık, şeklinde söyledi.- Hz. Peygam­ber (sav) namazı bitirince şöyle buyurdu: "İmam ancak kendisine uyulmak için imam olmuştur. Buna göre imam tekbir aldığında, siz de tekbir alınız. Rukûya vardığında, siz de rükûya varınız. Rukûdan başını kaldırdığında siz de kaldırınız. Semiallâhu li-men hamide (Allah kendisine hamd edeni işitti) dediği zaman, Rab­benâ ve leke'l-hamd (Rabb'imiz hamd sanadır) deyiniz. Secde ettiğinde siz de secde ediniz."
Sufyan: Ma'mer de bu hadisi aynı şekilde mi nakletti? diye sordu. Ben (Ali b. Abdullah): Evet, dedim. Bunun üzerine Sufyan şöyle dedi: Ma'mer, Gerçekten bu hadisi ez-Zührî'den sağlam bir şekilde ezberlemiştir. ez-Zührî de Ma'mer'in söylediği gibi ve leke'l-hamdu (vav atıf harfi ile ve Hamd sanadır) demiştir. Ben de ez-Zührî'den, O'nun, sağ yanı ezildi, dediğini ezberledim. Biz ez-Zührî'nin yanından çıktığımızda İbn Cureyc: -Ben de yanında bulunurken- sağ bacağında ezikler oluştu, dedi.


    Öneri Formu
5121 B000805 Buhari, Ezan, 128

Bize Kabîsa, ona Süfyan, ona Amr b. Dinar, ona Tavus, ona da İbn Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Peygamber (sav) yedi uzuv üzerine secde etmek, saçları ve elbiseyi toplamamakla emrolundu. O uzuvlar alın, iki el, iki diz ve iki ayaktır."


    Öneri Formu
5129 B000809 Buhari, Ezan, 133


    Öneri Formu
5109 B000800 Buhari, Ezan, 127


    Öneri Formu
5111 B000801 Buhari, Ezan, 127


    Öneri Formu
5113 B000802 Buhari, Ezan, 127


    Öneri Formu
5115 B000803 Buhari, Ezan, 128


    Öneri Formu
5125 B000807 Buhari, Ezan, 130


    Öneri Formu
5127 B000808 Buhari, Ezan, 132