11694 Kayıt Bulundu.
Bize Ebu Nuaym, ona Şeyban, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona Cafer b. Amr b. Ümeyye ed-Damrî, ona da babasının (Amr b. Ümeyye) rivayet ettiğine göre:
Kendisi, Rasulullah'ı (sav) mestleri üzerine mesh ederken görmüştür.
Harb b. Şeddad ve Eban, bu hadisi Yahya'dan nakletme konusunda Şeyban'a mutabaat etmişleridir (muvafık düşmüşlerdir).
Açıklama: Rivayette geçen mutabaat (tâbeahû) ifadesi; ferd veya garib olduğu düşünülen bir rivayetin ravisine, güvenilir başka bir ravi tarafından muvafakat edilmesi ve o hadisin aynı veya senedin üst kısmında yer alan başka bir raviden benzer lafızlarla rivayet edilmesi anlamına gelmektedir. Bk, Ali el-Kârî, Şerhu nuhbeti'l-fiker, s. 343-345.
Bize Abdan, ona Abdullah, ona el-Evzaî, ona Yahya, ona Ebu Seleme, ona da Cafer b. Amr'ın rivayet ettiğine göre Cafer'in babası Amr şöyle demiştir:
"Hz. Peygamber'i (sav), sarığına ve mestlerine mesh ederken gördüm."
Mamer'in naklettiğine göre, ona Yahya ona da Ebu Seleme'nin naklettiği rivayette Amr, Hz. Peygamber'i (sav), (sarığına ve mestlerine mesh ederken) gördüğünü söylemiştir.
Bize Ebu Nuaym, ona Zekeriyya, ona Amir, ona Urve b. Muğire, ona da babası (Muğire b. Şu'be) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah'la (sav) birlikte bir seferdeydim. Abdest alacağı esnada Rasulullah'ın (sav) mestlerini çıkarma girişiminde bulundum. 'Onları (mestlerimi) bırak. Çünkü ben onları ayaklarım temizken (abdestliyken) giydim." buyurdu ve onları mesh etti.
Bize Abdullah b. Yusuf, ona Malik, ona Zeyd b. Eslem, ona Ata b. Yesar ona da Abdullah b. Abbas şöyle rivayet etmiştir:
"Hz. Peygamber (sav) bir koyunun kürek kemiği etinden yemiş ve ardından abdest almaksızın namaz kılmıştır."
Bize Yahya b. Bükeyr, ona Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona da Cafer b. Amr b. Ümeyye, babasının (Amr b. Ümeyye) şöyle anlattığını rivayet etti:
"Amr b. Ümeyye, Rasulullah'ı (sav) bir koyunun kürek kemiğinden et keserek yerken gördü. Bu arada ezan okunmuştu. Rasulullah (sav) bıçağı bıraktı ve abdest almadan namaz kıldı."
Bize Abdullah b.Yusuf, ona Malik, ona Yahya b. Saîd, ona Harise oğullarının mevlası Büşeyr b. Yesar, ona da Süveyd b. Nu'man şöyle rivayet etmiştir:
"Süveyd, Hayber yılında Rasulullah (sav) ile birlikte sefere çıkmıştı. Hayber'in aşağı tarafında bulunan Sahbâ'ya geldiklerinde Rasulullah (sav) ikindi namazını kıl(dır)dı. Namazdan sonra yiyeceklerin getirilmesini istedi. Ancak kavuttan (kavrulmuş undan) başka bir şey getiren olmadı. Rasulullah (sav) kavutun yemek haline getirilmesini emretti. Kavut ıslatılıp bulamaç yapıldı. Rasulullah (sav) bulamaçtan yedi, biz de yedik. Sonra akşam namazını kılmak üzere kalktı. Ağzını çalkaladı, biz de çalkaladık. Sonra da yeniden abdest almaksızın namaz kıl(dır)dı."
Bize Kuteybe, ona Leys, ona da Nâfi şöyle rivayet etmiştir:
Yüce Allah'ın zikrettiği (Bakara, 226) "îlâ" hakkında İbn Ömer (r.anhuma) şöyle derdi: Îlâ süresi (dört ay) bittikten sonra kişi ya hanımını iyilikle yanında tutar, ya da boşamaya azmeder. Bunun dışında hiç bir şey kişiye helal değildir.
Bize Ali b. Abdullah, ona Sufyân, Yahya, ona Munbais'in azatlısı Yezîd şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber' (sav) buluntu koyunun hükmü soruldu, O da "Sen onu al. Çünkü o ya senin yahut mümin kardeşinin veya kurdundur" buyurdu. Buluntu devenin hükmü soruldu. Hz. Peygamber (sav) öfkelendi ve iki yanağı kızardı, akabinde "Ondan sana ne? Onun gezecek pabucu ve su tulumu beraberindedir. Sahibi onu buluncaya kadar, kendi kendine suyu içer, ağaçlardan yer" buyurdu. Buluntu malın hükmü soruldu. Hz. Peygamber (sav) "Ağzının bağını ve kabını iyice tanı, sonra onu bir sene ilân et. Onu tanıyıp bilen kimse gelirse kendisine verirsin, kimse gelmezse onu kendi malına karıştır" buyurdu.
Sufyân der ki: Ben, kendisinden bu hadisten başka bir şey ezberlemediğim Rabîa b. Ebu Abdurrahman'a yetiştim ve kendisine "Munbais'in azatlısı olan Yezîd'in buluntu mal hakkındaki hadisine ne dersin? O hadis Zeyd b. Hâlid'den midir?" diye sordum. O da "evet ondandır" diye cevap verdi.
Yahya der ki: Rabîa bu hadisi kendisine Munbais'in azatlısı olan Yezîd, ona da Zeyd b. Hâlid'in aktardığını söylüyordu.
Sufyân der ki: Ben Rabîa'ya kavuştum da ona (buluntu hadisini) sordum.