11724 Kayıt Bulundu.
Bize İbrahim, ona Hişâm, ona Ma'mer (T) Bize Leys, ona Ukayl, ona İbn Şihab, ona Urve b. Zübeyr, ona da Rasulullah'ın (sav) eşi Aişe şöyle söylemiştir: Ben, anne ve babamın sadece Müslüman olarak yaşadıkları dönemi biliyorum. Onlar hayatta iken Rasulullah'ın (sav) sabah-akşam bize gelmediği gün olmazdı. Yine biz bir gün öğlenin ilk saatlerinde (sıcağında) Ebu Bekir'in (babamın) evinde oturuyorduk. Evden birisi: 'İşte Rasulullah (sav), bize her zamankinden farklı bir vakitte geliyor!' dedi. Ebu Bekir de: 'O, bu saatte buraya mutlaka çok önemli bir iş için geliyordur' dedi. Rasulullah (sav) geldiğinde şöyle buyurdu: "Bana buradan çıkmam (Mekke'den Medine'ye hicret etmem) için izin verildi."
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Leys b. Sa'd arasında inkıta vardır.
Bize Kuteybe b. Said, ona Süfyân, ona Amr, ona Ebu Abbas, ona da Abdullah b. Amr şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) Taif gazvesinde iken (muhasara uzayınca) "İnşallah yarın dönüyoruz" diye (orduya) bildirdi. Bunun üzerine sahabilerden bazıları (savaşı bırakıp dönmek ağır geldiği için) 'Biz buradan Taif'i fethedinceye kadar ayrılmayız!' dediler. Rasulullah da (sav) "Öyleyse yarın sabah savaş için hazır olun" diye emretti. Ravi dedi ki: Ertesi sabah çok çetin bir savaş oldu ve çok sayıda Müslüman yaralandı. Bunun üzerine Rasulullah (sav): "İnşallah yarın döneceğiz" buyurdu. Bu defa sahabiler bu karara sevinip sessiz kaldılar (itiraz etmediler). Rasulullah da (sav) onların bu haline gülümsedi.
Humeydî dedi ki: Bize Süfyân (b. Uyeyne) bu hadisin tamamını ihbar lafzıyla rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile el-Humeydî arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed ve Ahmed b. Said, onlara Osman b. Ömer, ona Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir adam kardeşine 'Ey kafir!' derse bu sıfat ikisinden birine döner."
Yine bu hadisi İkrime b. Ammar, ona Yahya b. Abdullah b. Yezid, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre, o da Rasulullah'tan (sav) nakletmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile İkrime b. Ammâr arasında inkıta vardır.
Bize el-Mekkî (Muhammed b. Ziyâd), ona Cafer b. Abdullah; (T) Bize Muhammed b. Ziyâd, ona Muhammed b. Cafer, ona Abdullah b. Said, ona Ömer b. Ubeydullah'ın azatlı kölesi Salim Ebu Nadr, ona Büsr b. Said, ona Zeyd b. Sabit (ra) şöyle söylemiştir: Rasulullah (sav) mescitte hurma yaprağından yahut hasırdan bir odacık yaptı. Rasulullah (sav) çıkıp o odacığın içinde namaz kılıyordu. Bazı adamlar da Rasulullah'a (sav) tabi oldular ve gelip namazında ona uydular. Sonra bir gece yine geldiler ve (namaz için) orada hazır bulundular. Rasulullah (sav) ağırdan aldı ve onların yanına çıkmadı. O adamlar da seslerini yükseltip kapıya çakıl taşları attılar. Bunun üzerine Rasulullah (sav) kızgın bir şekilde onların yanına çıktı ve şöyle buyurdu:
"Sizinle birlikte bu namazı kılmaya devam ettim. Fakat bu namazın (teravih) sizin üzerinize farz kılınacağını düşündüm. Bundan dolayı sizler bu namazınızı evlerinizde kılınız. Çünkü kişinin namazının en hayırlısı farz namazlar dışında kendi evinde kıldığı namazdır." buyurdu.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Mekkî b. İbrahim arasında inkıta vardır.
Bize Abdullah b. Abdülvehhab, ona Halid b. Haris, ona Şube, ona Vâkıd b. Muhammed b. Zeyd, ona babası (Muhammed b. Zeyd) ona da İbn Ömer'in (r.anhüma) rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber'in (sav) şöyle buyurdu:
"Vay halinize veya size yazık 'Şube, ravinin bu iki kelimede şüpheye düştüğünü belirtmiştir'. Benden sonra birbirinizin boynunu vuran kâfirlere dönmeyin."
Nadr, Şube'nin "size yazık (vayhake)" lafzıyla; Ömer b. Muhammed ise babasının (Muhammed b. Zeyd) "vay halinize (veyleküm)" veya "size yazık (veyhaküm)" lafızlarıyla rivayet ettiğini söylemişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Nadr b. Şümeyl arasında inkıta vardır.
Bize Muhammed ve Ahmed b. Said, onlara Osman b. Ömer, ona Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre'nin (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Bir adam kardeşine 'Ey kafir!' derse bu sıfat ikisinden birine döner."
Yine bu hadisi İkrime b. Ammar, ona Yahya b. Abdullah b. Yezid, ona Ebu Seleme, ona da Ebu Hureyre, o da Rasulullah'tan (sav) nakletmiştir.
Bize Adem, ona Şu'be, ona Muharib b. Disâr, ona da İbn Ömer'in (ra) söylediğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
"Mümin kimse yaprakları dökülüp saçılmayan yeşil bir ağaç gibidir." Oradakiler: 'O şu ağaçtır, şu ağaçtır (diyerek bazı ağaçları zikrettiler).' Ben de onun hurma ağacı olduğunu söylemek istedim. Fakat küçük bir çocuk olduğum için bunu söylemeye utandım. Rasulullah da (sav): "O, hurma ağacıdır" buyurdu.
Hadisin başka bir tarikinde; Şube, ona Hubeyb b. Abdurrahman, ona Hafs b. Asım, ona da İbn Ömer bu hadisin bir benzeri nakledilmiştir. Ancak bu rivayette şu ziyade vardır: (İbn Ömer) dedi ki; 'Ben bu olayı (babam) Ömer'e anlattım. O da, 'Şayet (utanmayıp da) söyleseydin bu bana şundan şundan daha sevimli gelirdi' dedi.
Bize Muhammed, ona Abde, ona Hişâm b. Urve, ona babası (Urve b. Zübeyr), ona da Aişe (r.anha) şöyle söyledi: Hassan b. Sabit şiirleriyle müşrikleri hicvetmek için Rasulullah'tan (sav) izin istedi. Rasulullah (sav) "Ben de onların soyundan iken onları nasıl hicvedeceksin?" buyurdu. Hassan da 'Ben, senin soyunu onların soyları arasından hamurdan kıl çeker gibi çeker ayırırım' dedi.
Hişâm b. Urve'nin naklettiğine göre babası Urve dedi ki; 'Ben, Aişe'nin yanında Hassan'a küfretmeye kalktım da Aişe bana 'Ona küfretme, çünkü o, şiirleriyle Rasulullah'ı (sav) müdafaa ederdi' dedi.
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Sabit el-Bünânî, ona da Enes b. Malik; (T)
Bize Eyyüb, ona Ebu Kilabe, ona da Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav) bir seferdeyken, yanında Enceşe isimli siyah tenli bir kölesi deve kervanını (hızlı) sürüyordu. Rasulullah (sav) ona "Yazık sana ey Enceşe! Cam şişeleri (nazik hanımların develerini) yavaş sür!" buyurdu.
Bize Abdurrahman b. İbrahim, ona Velid, ona Evzâî, ona Zührî, ona Ebu Seleme ve Dahhâk, onlara da Ebu Said el-Hudrî şöyle demiştir: Rasulullah (sav) bir gün aramızda ganimetleri paylaştırırken Temîm oğullarından Zü'l-Huveysira adında bir adam: 'Ya Rasulullah! (sav) Adaletli ol!' dedi. Rasulullah da (sav) "Yazıklar olsun sana! Ben adaletli olmazsam kim adaletli olur!" buyurdu. Bunun üzerine Ömer: 'Bana izin ver şu herifin boynunu vurayım' dedi. Rasulullah (sav) da "Hayır! Onun bazı arkadaşları vardır. Sizden biriniz kendi namazını onların namazları yanında, kendi orucunu da onların oruçları yanında hakir (küçümser) görür. Onlar okun bir avı delip çıkması gibi dinden çıkarlar. O okun ucuna (kesici, delici kısmına) bakılır onda (kan namına) bir şey bulunmaz. Sonra okun çubuğa giren yerine bakılır onda da bir şey bulunmaz. Sonra okun çubuğuna bakılır onda da bir şey bulunmaz. Sonra okun tüylerine bakılır onda da bir şey bulunmaz. Ok kanı ve işkembeyi (iz bırakmadan) delip geçmiştir. Onlar insanlar arasında bir gruplaşma olduğunda ortaya çıkarlar. Bu insanlar elinin birinde kadın göğsü veya sallanan bir uzuv (et parçası) olan bir adam gibidir" buyurdu. Ebu Said dedi ki: Ben bunu Rasulullah'dan (sav) duyduğuma şehadet ediyorum. Yine şehadet ediyorum ki, Ali (b. Ebu Talib) onlarla savaştığında onunla birlikteydim. Ölüler arasında (bu özellikler uygun) bir kimse arandı da Rasulullah'ın (sav) vasfettiği şekilde bir adam (bulunup) getirildi.