11724 Kayıt Bulundu.
Bize Adem, ona Şu'be, ona A'meş, ona Mücahid, ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölülere küfretmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş oldukları amellerin karşılığını görmüşlerdir."
Bu hadisi Abdullah b. Abdülkuddûs, A'meş'ten ve Muhammed b. Enes de yine A'meş'ten rivayet etmiştir.
Bu hadisi Şu'be'den rivayet etmede Adem b. Ebu İyas'a, Ali b. Ca'd, İbn Ar'ara ve İbn Ebu Adiy ayrı ayrı mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Arara arasında inkita vardır.
Bize Adem, ona Şu'be, ona A'meş, ona Mücahid, ona da Aişe'nin (r.anha) söylediğine göre Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur:
"Ölülere küfretmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş oldukları amellerin karşılığını görmüşlerdir."
Bu hadisi Abdullah b. Abdülkuddûs, A'meş'ten ve Muhammed b. Enes de yine A'meş'ten rivayet etmiştir.
Bu hadisi Şu'be'den rivayet etmede Adem b. Ebu İyas'a, Ali b. Ca'd, İbn Ar'ara ve İbn Ebu Adiy ayrı ayrı mutâbaat etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. İbrahim arasında inkita vardır.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona İbn Osman b. Abdullah b. Mevheb, ona Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyub'un (ra) söylediğine göre bir adam Allah Rasulü'ne (sav) gelerek 'Yaptığımda benim cennete girmeme vesile olacak bir amel/iş söyle' dedi. Oradakiler 'Buna ne oluyor! Buna ne oluyor!' dediler. Hz. Peygamber (sav) "Küçük bir maruzatı var" dedi ve şöyle buyurdu:
"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazsın ve yalnız O'na kulluk edersin. Namazı dosdoğru kılarsın, zekatı verirsin ve akraba ile ilişkilerini sürdürürsün."
Behz dedi ki, bize Şu'be, ona Muhammed b. Osman ve onun babası (Osman b. Abdullah), onlara Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyüb (ra) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir.
Ebu Abdullah (Buhârî) dedi ki, ben, Muhammed'in mahfuz olmamasından korkmuştum. Ancak o, Amr'dır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Behz b. Esed arasında inkita vardır.
Bize Hafs b. Ömer, ona Şu'be, ona İbn Osman b. Abdullah b. Mevheb, ona Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyub'un (ra) söylediğine göre bir adam Allah Rasulü'ne (sav) gelerek 'Yaptığımda benim cennete girmeme vesile olacak bir amel/iş söyle' dedi. Oradakiler 'Buna ne oluyor! Buna ne oluyor!' dediler. Hz. Peygamber (sav) "Küçük bir maruzatı var" dedi ve şöyle buyurdu:
"Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmazsın ve yalnız O'na kulluk edersin. Namazı dosdoğru kılarsın, zekatı verirsin ve akraba ile ilişkilerini sürdürürsün."
Behz dedi ki, bize Şu'be, ona Muhammed b. Osman ve onun babası (Osman b. Abdullah), onlara Musa b. Talha, ona da Ebu Eyyüb (ra) bu hadisin bir benzerini nakletmiştir.
Ebu Abdullah (Buhârî) dedi ki, ben, Muhammed'in mahfuz olmamasından korkmuştum. Ancak o, Amr'dır.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Behz b. Esed arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Münir, ona Ebu Nadr, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona babası, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Helal (olarak) kazandığı hurmayı infak edenin (hurmasını) Allah, -ki o, sadece helali ve sağı ile kabul eder- sizden birinizin tayını büyüttüğü gibi büyütüp (değerlendirir). Nihayet (o hurma), dağ gibi olur."
Süleyman, Dînâr'dan naklen bu hadise mütâbaat etmiştir. Bize Verkâ, ona İbn Dînâr, ona Said b. Yesâr, ona da Ebu Hüreyre (ra), Nebi'den (sav) nakletmiştir. (Bu hadisi) Müslim b. Ebu Meryem, Zeyd b. Eslem ve Süheyl, Ebu Salih'ten, o da Ebu Hüreyre vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Bilal arasında inkita vardır.
Bize Abdullah b. Münir, ona Ebu Nadr, ona Abdurrahman b. Abdullah b. Dînâr, ona babası, ona Ebu Salih, ona da Ebu Hüreyre'nin söylediğine Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu:
"Helal (olarak) kazandığı hurmayı infak edenin (hurmasını) Allah, -ki o, sadece helali ve sağı ile kabul eder- sizden birinizin tayını büyüttüğü gibi büyütüp (değerlendirir). Nihayet (o hurma), dağ gibi olur."
Süleyman, Dînâr'dan naklen bu hadise mütâbaat etmiştir. Bize Verkâ, ona İbn Dînâr, ona Said b. Yesâr, ona da Ebu Hüreyre (ra), Nebi'den (sav) nakletmiştir. (Bu hadisi) Müslim b. Ebu Meryem, Zeyd b. Eslem ve Süheyl, Ebu Salih'ten, o da Ebu Hüreyre vasıtasıyla Hz. Peygamber'den (sav) rivayet etmiştir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Verkâ b. Ömer arasında inkita vardır.
(Ebu Zer) “Dostum bana şöyle buyurdu” dedi. Bunun üzerine ben “Senin dostun kimdir?” diye sordum, Ebu Zer “Hz. Peygamber (sav)” dedi ve şöyle rivayet etti:
"Peygamber (sav) bana 'Ey Ebu Zer! Uhud Dağı'nı görüyor musun?' dedi. Ebu Zer der ki: Rasulullah bir ihtiyacı için beni oraya gönderecek zannederek, gündüzden ne kadar zaman kaldı diye güneşe baktım ve 'evet Uhud'u görüyorum' dedim. Rasulullah (sav) 'Uhud Dağı kadar altınım olsa, üç dinar hariç, bunun hepsini infâk etmek isterim' buyurdu. Halbuki şu insanlar ise hiç düşünmeden dünya malı topluyorlar. Allah'a yemin ederim ki, ben Allah'a kavuşuncaya kadar onlardan hiçbir dünya malı istemem ve onlara dine dair bir şey de sormam."
Bize Haccâc, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ebu Cemra, ona da İbn Abbas şöyle söylemiştir: Abdü'l-Kays heyeti Nebinin (sav) huzuruna gelerek: 'Ey Allah'ın Rasulü, bizler Rabia oğullarındanız. Bizlerle senin arana (sana ulaşmamıza) Mudar kafirleri engel olmaktadır. Bundan dolayı bizler sana ancak haram ayda gelebiliyoruz. Bize senden alıp öğreneceğimiz, geride bıraktıklarımızı da davet edeceğimiz bir şeyler söyle' dediler. O şöyle buyurdu:
"Size dört şey emrediyor, dört şeyi de yasaklıyorum. Allah'a iman edip, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik etmeyi –eliyle şu şekilde gösterdi-, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi, aldığınız ganimetlerin beşte birini vermeyi emrediyorum. Sizlere dubbâ (kabağın içi oyularak yapılan kadeh), hantem (topraktan yapılmış çömlek), nakîr (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan fıçı), müzeffeti ( içi ziftle sıvanmış kap) yasak ediyorum. (Yani bu kaplara hurma veya üzüm şırası koyarak içki haline getirmeyi yasak ediyorum.)"
Süleyman ve Ebu Numan, Hammâd'dan rivayetlerinde: "Allah'a iman demek Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmektir." demişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Süleyman b. Harb arasında inkita vardır.
Bize Haccâc, ona Hammâd b. Zeyd, ona Ebu Cemra, ona da İbn Abbas şöyle söylemiştir: Abdü'l-Kays heyeti Nebinin (sav) huzuruna gelerek: 'Ey Allah'ın Rasulü, bizler Rabia oğullarındanız. Bizlerle sizin aranızda sana ulaşmamıza engel olan Mudar kafirleri var. Bundan dolayı bizler sana ancak haram ayda gelebiliyoruz. Bize senden alıp öğreneceğimiz, geride bıraktıklarımızı da davet edeceğimiz bir şeyler söyle' dediler. O şöyle buyurdu:
"Size dört şey emrediyor, dört şeyi de yasaklıyorum. Allah'a iman edip, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şahitlik etmeyi –eliyle de şu şekilde gösterdi-, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi, aldığınız ganimetlerin beşte birini vermenizi emrediyorum. Sizlere dubbâ (kabağın içi oyularak yapılan kadeh), hantem (topraktan yapılmış çömlek), nakîr (hurma kütüğünün içi oyularak yapılan fıçı), müzeffeti ( içi ziftle sıvanmış kap) yasak ediyorum. (Yani bu kaplara hurma veya üzüm şırası koyarak içki haline getirmeyi yasak ediyorum.)"
Süleyman ve Ebu Numan, Hammâd'dan rivayetlerinde: "Allah'a iman demek Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmektir." demişlerdir.
Açıklama: Rivayet muallaktır; Buhari ile Muhammed b. Fadl arasında inkita vardır.
Bize Ayyâş, ona Abdüla'lâ, ona el-Cüreyrî, ona Ebü'la'lâ, ona Ahnef b. Kays oturdum, dedi; (T) Bana İshak b. Mansur, ona Abdüssamed, ona babası, ona el-Cüreyrî, ona Ebu'l-Alâ b. eş-Şihhîr, ona Ahnef b. Kays şöyle söylemiştir:
Kureyşli bir topluluğun yanına oturdum. Saçları, elbiseleri ve kılığı haşin bir adam geldi ve onların başına dikilerek selam verdikten sonra; mallarını yığıp biriktirenlere, cehennem ateşinde kızdırılacak taşları haber ver. Sonra bu taş onlardan birisinin memesinin ucuna konulacak ve onun sıcağı iki kürek kemiğinin arasından çıkacak. Bu taş kürek kemiğinin arasına konulacak ve onun sıcağı memesinin ucundan çıkacak. Sonra o adam arkasını dönüp, bir direğin yanına oturdu. Ben de onun arkasından gittim ve yanına oturdum. O adamın kim olduğunu bilmiyordum. Ona 'gördüğüm kadarıyla onlar senin söylediklerinden pek hoşlanmadılar' dedim. O da, 'onların aklı hiç bir şeye ermez' dedi.