Öneri Formu
Hadis Id, No:
24126, B006565
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا أَبُو عَوَانَةَ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: "يَجْمَعُ اللَّهُ النَّاسَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَيَقُولُونَ لَوِ اسْتَشْفَعْنَا عَلَى رَبِّنَا حَتَّى يُرِيحَنَا مِنْ مَكَانِنَا . فَيَأْتُونَ آدَمَ فَيَقُولُونَ أَنْتَ الَّذِى خَلَقَكَ اللَّهُ بِيَدِهِ ، وَنَفَخَ فِيكَ مِنْ رُوحِهِ ، وَأَمَرَ الْمَلاَئِكَةَ فَسَجَدُوا لَكَ ، فَاشْفَعْ لَنَا عِنْدَ رَبِّنَا . فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ وَيَقُولُ - ائْتُوا نُوحًا أَوَّلَ رَسُولٍ بَعَثَهُ اللَّهُ . فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ - ائْتُوا إِبْرَاهِيمَ الَّذِى اتَّخَذَهُ اللَّهُ خَلِيلاً . فَيَأْتُونَهُ ، فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ - وَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ - ائْتُوا مُوسَى الَّذِى كَلَّمَهُ اللَّهُ فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ ، فَيَذْكُرُ خَطِيئَتَهُ - ائْتُوا عِيسَى فَيَأْتُونَهُ فَيَقُولُ لَسْتُ هُنَاكُمْ ، ائْتُوا مُحَمَّدًا صلى الله عليه وسلم فَقَدْ غُفِرَ لَهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِهِ وَمَا تَأَخَّرَ فَيَأْتُونِى فَأَسْتَأْذِنُ عَلَى رَبِّى ، فَإِذَا رَأَيْتُهُ وَقَعْتُ سَاجِدًا ، فَيَدَعُنِى مَا شَاءَ اللَّهُ ، ثُمَّ يُقَالُ ارْفَعْ رَأْسَكَ ، سَلْ تُعْطَهْ ، وَقُلْ يُسْمَعْ ، وَاشْفَعْ تُشَفَّعْ . فَأَرْفَعُ رَأْسِى ، فَأَحْمَدُ رَبِّى بِتَحْمِيدٍ يُعَلِّمُنِى ، ثُمَّ أَشْفَعُ فَيَحُدُّ لِى حَدًّا ، ثُمَّ أُخْرِجُهُمْ مِنَ النَّارِ ، وَأُدْخِلُهُمُ الْجَنَّةَ ، ثُمَّ أَعُودُ فَأَقَعُ سَاجِدًا مِثْلَهُ فِى الثَّالِثَةِ أَوِ الرَّابِعَةِ حَتَّى مَا بَقِىَ فِى النَّارِ إِلاَّ مَنْ حَبَسَهُ الْقُرْآنُ." وَكَانَ قَتَادَةُ يَقُولُ عِنْدَ هَذَا أَىْ وَجَبَ عَلَيْهِ الْخُلُودُ.
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Ebu Avâne, ona Katâde, ona da Enes’in (ra) rivayet ettiğine göre Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:
"Allah (cc), insanları kıyamet günü bir araya getirir. Onlar şöyle derler: 'Rabbimize karşı bize şefaat edecek birini bulsak da şu yerimizden kurtulsak!' Bunun üzerine Adem’e gelirler ve derler ki: 'Sen, Allah’ın eliyle yarattığı, sana ruhundan üflediği, melekleri sana secde ettirdiği kişisin. Rabbimize bizim için şefaat et.' Adem der ki: 'Ben buna layık değilim.' (Ve günahını hatırlayıp onu zikreder, sonra şöyle der:) 'Allah’ın gönderdiği ilk rasul olan Nuh’a gidin.'
Nuh’a gelirler, o da der ki: 'Ben buna layık değilim.' (Ve günahını hatırlayıp zikreder, sonra şöyle der:) 'Allah’ın dost edindiği İbrahim’e gidin.'
İbrahim’e gelirler, o da der ki: 'Ben buna layık değilim.' (Ve günahını hatırlayıp zikreder, sonra şöyle der:) 'Allah’ın kendisiyle konuştuğu Musa’ya gidin.'
Musa’ya gelirler, o da der ki: 'Ben buna layık değilim.' (Ve günahını zikreder, sonra şöyle der:) 'İsa’ya gidin.'
İsa’ya gelirler, o da der ki: 'Ben buna layık değilim. Muhammed’e (sav) gidin. Zira onun önceki ve sonraki günahları bağışlanmıştır.'
Bunun üzerine insanlar bana gelirler, ben Rabb'imin huzuruna çıkmak için izin isterim. Onu gördüğümde hemen secdeye kapanırım. Allah (cc) dilediği kadar beni secdede bırakır. Sonra şöyle denir: 'Başını kaldır! İste, verilecektir. Konuş, dinlenecektir. Şefaat et, şefaatin kabul edilecektir!'
Ben de başımı kaldırırım. Rabbimi, bana öğrettiği hamdlerle Onu överim. Sonra şefaat ederim. Allah bana bir sınır belirler. O sınır içindekileri cehennemden çıkarır, cennete sokarım. Sonra yine Rabbimin huzuruna döner, secdeye kapanırım. Üçüncü veya dördüncü defasında da aynı şekilde olur. Nihayet cehennemde sadece Kur’an’ın hapsettiği kimseler kalır."
Katâde bu noktada şöyle derdi: "Yani orada ebediyen kalması gerekenler."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Rikâk 51, 2/588
Senetler:
()
Konular:
Şefaat, Hz. Peygamber'in