وَسَلَّمَ، لَوْ أَمْتَعْتَنَا بِهِ ! قَالَ: فَأَتَيْنَا خَيْبَرَ، فَحَاصَرْنَاهُمْ حَتَّى أَصَابَتْنَا مَخْمَصَةٌ شَدِيدَةٌ، ثُمَّ إِنَّ اللَّهَ فَتَحَهَا عَلَيْنَا، فَلَمَّا أَمْسَى النَّاسُ مَسَاءَ الْيَوْمِ الَّذِي فُتِحَتْ عَلَيْهِمْ رَأَى قُدُورًا كَثِيرَةً، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:"مَا هَذِهِ النِّيرَانُ؟ عَلَى أَيِّ شَيْءٍ تُوقِدُونَ؟"قَالُوا: عَلَى لُحُومِ الْحُمُرِ الإِنْسِيَّةِ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:"أَهْرِيقُوهَا وَاكْسِرُوهَا"فَقَالَ رَجُلٌ: يَا رَسُولَ اللَّهِ، أَوْ نُهْرِيقَهَا؟ قَالَ:"أَوْ ذَاكَ"، فَلَمَّا انْصَرَفَ الْقَوْمُ كَانَ سَيْفُ عَامِرٍ فِيهِ قِصَرٌ , فَتَنَاوَلَ سَاقَ يَهُودِيٍّ، فَضَرَبَهُ، وَتَرَجَّعُ ذُبَابُ سَيْفِهِ، فَأَصَابَ رُكْبَةَ عَامِرٍ، فَمَاتَ مِنْهُ , فَحَزِنْتُ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَمَّا رَأَى مَا بِي:"مَا لَكَ؟"قُلْتُ لَهُ: فِدَاكَ أَبِي وَأُمِّي، زَعَمُوا أَنَّ عَامِرًا حَبِطَ عَمَلُهُ , قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:"كَذَبُوا، مَنْ قَالَهُ؟ إِنَّ لَهُ الأَجْرَ مَرَّتَيْنِ، إِنَّهُ جَاهَدٌ مُجَاهِدٌ"
Tercemesi:
Bize Muhammed b. Yahya, ona Ka'nebî, ona Hâtim, ona Yezid b. Ebu Ubeyd, ona Seleme b. Ekva' rivâyet etti: "Rasulullah’la beraber geceleyin Hayber’e doğru yola çıktık. Yolculuk esnasında topluluktan birisi Amir b. Ekva’a: “Bize ezgilerinden okumaz mısın?” dedi. Amir şairdi. Bineğinden deveci ezgisi okumak için indi ve şunları okuyarak kervanı sürdü: “Ey Allah’ım! Eğer sen olmasaydın hidayete eremez, tasaddukta bulunamaz ve namaz kılamazdık. Yoluna canımız feda olsun. İşlediğimiz günahları bağışla . Eğer (düşmanla) karşılaşırsak, ayaklarımızı sabit kıl ve üzerimize sekinet indir. Öncekiler bizim üzerimize azgın bir şekilde geldiler. Biz (savaşa) çağrıldığımız zaman geliriz. Onlar ise bağırarak,nara atarak ve yardım isteyerek bizim üstümüze geldiler.” Rasulullah “Kervanı süren kimdir?” dedi. “Âmir b. Ekva'” dediler. Rasulullah “Allah ona rahmet etsin.” dedi. Kavimden bir kişi ise “Vacip oldu ya Rasulullah! Keşke bizi ondan faydalandırsaydın.” dedi. Hayber’e geldik ve orayı muhasara altına aldık. (Bir zaman sonra) çok acıktık. Sonra Allah bize Hayber’in fethini nasip etti. İnsanlar Hayber’in fethedildiği günün akşamında birçok tencere gördü. Rasulullah (orada yanan ateşleri görünce) “Bu ateşler de nedir? Niçin yaktınız?” dedi. “Ehlî eşek eti (pişirmek) için yaktık.” dediler. Rasulullah “Onları dökün ve kapları kırın” buyurdu. Bir adam ise “Ya Rasulallah döküp, kapları yıkasak olmaz mı?” dedi. Rasulullah “Ya da öyle yapın.” dedi. Kavim savaşa başladığında Amir’in kılıcında bir kısalık vardı. Amir bu kılıçla bir yahudinin bacağına saldırdı ve ona vurdu. Fakat kılıcın keskin tarafı Amire döndü ve Amir’in dizine isabet etti. Amir bu yaradan dolayı öldü. Ben bundan dolayı üzüldüm. Rasulullah beni bu halde görünce, “Neyin var?” dedi. Ben de “Anam babam sana feda olsun. Amir'in amellerinin heba olduğunu iddia ediyorlar.” dedim. Rasulullah “Onu söyleyen hata etmiştir. Amir için iki ecir vardır o Allah yolunda gayretkeş ve mücahid birisidir."
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Taberânî, Mu'cem-i kebîr, Seleme b. Amr b. Ekva' el-Eslemî 6294, 5/1606
Senetler:
1. Ebu İyas Seleme b. Ekva' (Seleme b. Amr b. Sinan b. Abdullah)
2. Ebu Halid Yezid b. Ebu Ubeyd el-Eslemî (Yezid b. Ebu Ubeyd)
3. Ebu İsmail Hatim b. İsmail el-Harisî (Hatim b. İsmail b. Muhammed)
4. Ebu Abdurrahman Abdullah b. Mesleme el-Harisî (Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb)
5. Muhammed b. Yahya el-Basrî (Muhammed b. Yahya b. Münzir)
Konular:
Siyer, Hayber günü
Yiyecekler, Ehlî eşek eti
Yiyecekler, Eşek (evcil) etinin yasaklanması
Yiyecekler, eti yenmeyen hayvanlar