Bize Ebû Muhammed el-Hasan b. Ali b. el-Müemmil el-Mâsercisî, ona Ebû Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebû Ahmed Muhammed b. Abdülvehhâb, ona Ya'lâ b. Ubeyd, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmâm şöyle rivâyet etti:
"Huzeyfe'nin yanında oturuyordum, bir adam geldi. Oradakiler, 'Bu adam konuşulanları Sultan'a götürüyor' dediler. Huzeyfe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Koğucu cennete giremez."
el-A'meş şöyle dedi: "Hadisteki kattât kelimesi nemmâm (koğucu, laf taşıyan) demektir."
Bu rivâyeti Müslim Sahîh'inde başka bir vecihle el-A'meş'ten, ayrıca her iki rivâyeti de Mansur vasıtasıyla İbrahim'den tahric etti.
Açıklama: Kattât ve nemmâm kelimeleri aynı manaya gelir, insanların konuşmalarına kulak kabartan ve sonra da duyduğu sözleri başkalarına nakleden insan demektir. Bundan maksat da insanların arasını bozmak, düşmanlık yaratmaktır.
“Cennete giremez” ifâdesi, hiç cennete giremeyecek anlamına gelmez. Çünkü laf taşımak, insanı cennetten ebediyen mahrum edecek bir günah değildir. Zaten şirk dışında hiçbir günah insanı cennetten ebediyen mahrum etmez. Dolayısıyla bu cümle, ya işlenen günahın büyüklüğünü göstermek anlamında bir tehdit ifâdesidir, yahut hesapsız cennete giremez, veyahut da ilk girenlerle birlikte cennete giremez demektir.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
153880, BS16750
Hadis:
أَخْبَرَنَا أَبُو مُحَمَّدٍ : الْحَسَنُ بْنُ عَلِىِّ بْنِ الْمُؤَمَّلِ الْمَاسَرْجَسِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو عُثْمَانَ : عَمْرُو بْنُ عَبْدِ اللَّهِ الْبَصْرِىُّ حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ : مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ أَخْبَرَنَا يَعْلَى بْنُ عُبَيْدٍ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ إِبْرَاهِيمَ عَنْ هَمَّامٍ قَالَ : كُنْتُ جَالِسًا عِنْدَ حُذَيْفَةَ. فَمَرَّ رَجُلٌ فَقَالُوا : هَذَا يَرْفَعُ الْحَدِيثَ إِلَى السُّلْطَانِ فَقَالَ حُذَيْفَةُ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- :« لاَ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ قَتَّاتٌ ». قَالَ الأَعْمَشُ : وَالْقَتَّاتُ النَّمَّامُ. أَخْرَجَهُ مُسْلِمٌ فِى الصَّحِيحِ مِنْ وَجْهٍ آخَرَ عَنِ الأَعْمَشِ وَأَخْرَجَاهُ مِنْ حَدِيثِ مَنْصُورٍ عَنْ إِبْرَاهِيمَ.
Tercemesi:
Bize Ebû Muhammed el-Hasan b. Ali b. el-Müemmil el-Mâsercisî, ona Ebû Osman Amr b. Abdullah el-Basrî, ona Ebû Ahmed Muhammed b. Abdülvehhâb, ona Ya'lâ b. Ubeyd, ona el-A'meş, ona İbrahim, ona da Hemmâm şöyle rivâyet etti:
"Huzeyfe'nin yanında oturuyordum, bir adam geldi. Oradakiler, 'Bu adam konuşulanları Sultan'a götürüyor' dediler. Huzeyfe (ra), Rasûlullah'ın (sav) şöyle buyurduğunu işittim, dedi: "Koğucu cennete giremez."
el-A'meş şöyle dedi: "Hadisteki kattât kelimesi nemmâm (koğucu, laf taşıyan) demektir."
Bu rivâyeti Müslim Sahîh'inde başka bir vecihle el-A'meş'ten, ayrıca her iki rivâyeti de Mansur vasıtasıyla İbrahim'den tahric etti.
Açıklama:
Kattât ve nemmâm kelimeleri aynı manaya gelir, insanların konuşmalarına kulak kabartan ve sonra da duyduğu sözleri başkalarına nakleden insan demektir. Bundan maksat da insanların arasını bozmak, düşmanlık yaratmaktır.
“Cennete giremez” ifâdesi, hiç cennete giremeyecek anlamına gelmez. Çünkü laf taşımak, insanı cennetten ebediyen mahrum edecek bir günah değildir. Zaten şirk dışında hiçbir günah insanı cennetten ebediyen mahrum etmez. Dolayısıyla bu cümle, ya işlenen günahın büyüklüğünü göstermek anlamında bir tehdit ifâdesidir, yahut hesapsız cennete giremez, veyahut da ilk girenlerle birlikte cennete giremez demektir.
Yazar, Kitap, Bölüm:
Beyhakî, Sünen-i Kebir, Kıtâl-u ehl-i bağy 16750, 16/592
Senetler:
1. Ebu Abdullah Huzeyfe b. Yeman el-Absî (Huzeyfe b. Huseyl b. Cabir)
2. Hemmam b. Haris en-Nehai (Hemmam b. Haris b. Kays b. Amr b. Harise)
3. Ebu İmran İbrahim en-Nehaî (İbrahim b. Yezid b. Kays b. Esved b. Amr)
4. Ebu Muhammed Süleyman b. Mihran el-A'meş (Süleyman b. Mihran)
5. Ebu Yusuf Ya'lâ b. Ubeyd et-Tenâfisî (Ya'lâ b. Ubeyd b. Ebû Ümeyye)
6. Ebu Ahmed Muhammed b. Abdülvehhab el-Abdî (Muhammed b. Abdulvehhab b. Habib b. Mihran)
7. Ebu Osman Amr b. Abdullah el-Basrî (Amr b. Abdullah b. Dirhem)
8. Ebu Muhammed Hasan b. Ali el-Masercisi (Hasan b. Ali b. Müemmel b. Hasan b. İsa b. Masercis)
Konular:
Adab, sohbet adabı
Cennet, uzaklaştıran bazı davranışlar
Koğuculuk, koğuculuk yapmak